Bilim kurgu filmlerini çok severim. İnsanların hayal gücünün zenginliği beni her zaman onlara hayran bırakmıştır. Geleceği kurgulayan filmlerin çoğunluğunda yaşanması daha zor bir dünya tarif edildiğini fark etmişsinizdir. Belki her şeyin daha güzel olacağı bir dünyaya ait bir senaryo yazmak daha az macera, aksiyon içeriyordur. Belki de içten içe gelişen teknolojinin daha mutlu ve kolay bir hayatı getirmediğine inandığımız içindir. Belki de insanların sahip oldukları ile hiçbir zaman yetinmeyeceğini bildiğimiz ve barış dolu bir dünya hayal etmediğimiz içindir. “Gerçeğe Çağrı” filminde üstünde yaşanacak toprak azalmış ve istila konusu olmuş iken “Dune” filminde dünyada yeterince su kalmamıştır. Toprağın az olduğu bir dünyada gökyüzünde asılı gibi duran kat kat evler ve yollar hayal edilirken suyun az olduğu bir dünyada ölen insanların vücudundaki su bir varise bırakılan en değerli hazine halini almıştır. Elbette temiz havanın olmadığı filmlerde, örneğin 2067 filmi gibi, kurgulanmıştır. Bu filmde de solunacak temiz hava olmadığı için sentetik oksijen kullanılan bir dünya anlatılmaktadır. Toprak yok, su yok, hava yok. Çoook ütopik. Bir dakika, bundan artık o kadar emin değilim. Salgın görmüş, maske takmış, evde izole olup sokağa çıkmanın yasak olduğu bir dönem yaşamış bir kişi olarak belki de artık o kadar ütopik değil. Maalesef bir şeyi kaybetmeden değerini anlayamıyoruz. Ne zaman elimizden alınıyor o zaman ona bir değer biçiyoruz. Bir de bu değerlerin kaybedildiği gelecekte kendimizi görmediğimiz için bencil davranıyoruz. Peki ya sağlık, zamanla onu da kaybediyor muyuz?
O kadar çok tekrarlandı ki artık ezberledik ama bende bu cümleyi bir kere daha söyleyeceğim: hayatımızın çoğu iç ortamlarda geçiyor. Yani iç ortam hava kalitesi sağlıklı yaşamı etkileyen önemli bir parametre haline gelmiş durumda. Environmental Protection Agency kısaca EPA’nın Bilim Danışma Kurulu iç ortam hava kirliliğini halk sağlığına yönelik ilk 5 çevresel risk arasında sıralamıştır. Kötü iç ortam hava kalitesi öksürme, göz tahrişi, baş ağrısı, yorgunluk, alerjik reaksiyonlar ve astım ve diğer solunum yolu hastalıklarını şiddetlendirme gibi kısa ve uzun vadeli sağlık sorunlarına sebep olabilir. EPA’nın verdiği bilgiye göre Amerika’da ortalama okul çağındaki her 10 çocuktan 1’inde astım rahatsızlığı bulunmaktadır ve bu kronik hastalık okula devamsızlığın önde gelen nedenidir. Toz akarları, haşereler ve mantarlar gibi alerjenlere kapalı ortamlarda maruz kalmanın astım semptomlarını tetiklemede rol oynadığına dair önemli kanıtlar vardır. Birçok yapı malzemesi mantarlar için besin kaynağı olup mantarlar yapı malzemelerini tüketmeye başladıklarında insanlar için toksik olan bazı kimyasalları (mycotoxins, mikrobiyal uçucu organik maddeler) yaymaktadırlar. Bunun yanı sıra yapı malzemesini sindirmeleri, yüzeyi bozmaları ve sonucunda alt yapının zayıflaması ve bozulmasına da sebep olmaktadırlar. İç ortam sakinleri arasındaki farklı hassasiyetler nedeniyle, iç ortam hava kalitesi sorunları bir grup insanı veya sadece bir kişiyi etkileyebilir veya her bir kişiyi farklı şekillerde etkileyebilir.
İç ortam hava kalitesine katkıda bulunmak amacıyla geliştirilmiş AFS HYGIENE ürünlerinin anti-bakteriyel kapasitesi ISO 22196 standardına göre ve anti-fungal kapasitesi ASTM G21 standardına göre İngiltere’de IMSL laboratuarı tarafından test edilmiştir. Anti-bakteriyel testlerde farklı davranış sergileme olasılığı olan gram (-) ve gram (+) bakteri türlerinden seçim yapılmış ve Legionella pneumophila’yıda içermek üzere toplam 4 çeşit bakteriye karşı test uygulanmıştır. IMSL laboratuarında yapılan testlerde % 99.99 anti-bakteriyel performans elde edilmiş ve anti-fungal testlerde 0 üreme gözlemlenmiştir. Bu yüksek performans Kore’de (FITI Testing and Research Institute) ve İtalya’da (Sağlık Bakanlığı tarafından onaylı Eurofins/Biolab) yapılan testler ile de pekiştirilmiştir.