Hayatımızın % 90’dan fazlasını iç ortamlarda geçiriyoruz. Dolayısıyla, iç ortam hava kalitesi yaşantımızda, dış ortam hava kalitesine göre daha önemli bir yer tutuyor. İç ortam hava kalitesinden en fazla etkilenenler ise en hassas yapıya sahip olan çocuklar, yaşlılar ve hastalar. Çocuklar yetişkinlere göre vücut ağırlıklarına oranla daha fazla hava soluyor, daha fazla yemek yiyor ve daha fazla sıvı içiyor. Bu da çocukların gelişmekte olan bedenlerini çevresel maruziyetlere daha duyarlı hale getiriyor. Dolayısı ile çocuklarımızın günün çoğunu geçirdiği ve birçok iç ortama göre çok daha yüksek insan popülasyonuna sahip sınıflar hava kalitesi adına ilgilenilmesi gereken en önemli iç alanlardan birisi haline geliyor.
Environmental Protection Agency kısaca EPA’nın Bilim Danışma Kurulu tarafından gerçekleştirilen karşılaştırmalı risk çalışmaları, iç ortam hava kirliliğini halk sağlığına yönelik ilk 5 çevresel risk arasında sıralamıştır. İç ortam hava kalitesini etkileyen önemli unsurlardan bir tanesi uçucu organik maddeler yani kimyasal emisyonlar olup herhangi bir iç ortamda 50 ila 100 çeşit uçucu organik madde aynı anda bulunabilmektedir. Kötü iç ortam hava kalitesi öksürme, göz tahrişi, baş ağrısı, yorgunluk, alerjik reaksiyonlar ve astım ve diğer solunum yolu hastalıklarını şiddetlendirme gibi uzun ve kısa vadeli sağlık sorunlarına sebep olabilmektedir. EPA’nın verdiği bilgiye göre Amerika’da ortalama okul çağındaki her 10 çocuktan 1’inde astım rahatsızlığı bulunmaktadır ve bu kronik hastalık okula devamsızlığın önde gelen nedenidir. Toz akarları, haşereler ve küfler gibi alerjenlere kapalı ortamlarda maruz kalmanın astım semptomlarını tetiklemede rol oynadığına dair önemli kanıtlar vardır. Bu alerjenler de okullarda yaygın şekilde bulunmaktadır.
Maalesef dünya çapında bakıldığında okulların çoğunun henüz minimum kabul edilebilir iç ortam hava kalitesi şartlarını taşımadığı söylenmektedir. 2017 yılında Fisk tarafından yapılan bir çalışmada farklı havalandırma sistemlerine sahip sınıflardan elde edilen karbondioksit seviyeleri incelenmiş ve dünya çapında yapılan bu araştırma da sınıflar için standartlarda belirtilen minimum havalandırma miktarının altında olduğumuz görülmüştür.
Çocuklarımız, en değerli varlıklarımız. Her şeyin en iyisini onlar için istiyoruz. Sağlıklı olsunlar, bizden daha iyi bir eğitim alsınlar, daha başarılı olsunlar istiyoruz. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki bunu yapabilmemizin yollarından biri de okullarda iç hava kalitesini yükseltmek.