Hava ve İnsanoğlu

Hayatın kaynağı, dünyaya geldiğimiz andan itibaren vazgeçilmezimiz olan nefesimiz. Ona karşı geliştirdiğimiz alışkanlık ve yüklediğimiz “rutin” algısı sebebiyle üzerinde düşünmediğimiz bir hazine. Vazgeçilmez yaşam ögesi olarak hava ile ilişkimiz sağlıktan sosyolojiye, antropolojiye ve şimdi son zamanda artan nefes kampları ile birlikte psikolojik boyutta bile incelenebilir hale geldi.

Peki insanoğlu çevresinde hiç zorlanmadan bulabildiği havadan gittikçe uzaklaşıyor mu? %100 evet… Neden mi? Belirli tercihler ve meslekler haricinde çoğumuz duvarların arkasındayız artık. Hiç tecrübe etmediğimiz bir salgınla mücadelede bu durum katbekat arttı. Buna sadece teknoloji mi sebep? Enerji verimliliği, sürdürülebilirlik politikaları nedeniyle belki de çok yakında enerji kısıtlamaları gündemi, artan ısıtma giderleri bu duvarları giderek kalınlaştıracak.
Farkında olmasak da geçmişten geleceğe mimari bile havayı temiz ve rahat içeri almak için şekillenmiş hatta iklimlendirme ögeleri ciddi biçimde yaşam formlarına girmiş. Nasıl girmesin ki? Hava ısınan soğuyan bir element. İnsanoğlu bu vazgeçilmezi ihtiyaç ve konfor dairesi çerçevesinde şartlandırmaya uğraşmış yüzyıllardır. Enerjimizi ve bütçemizi ayırıyoruz yüzyıllardır. Neden?

Vücudumuzda ısı, asit, tuz, şeker gibi bazı fiziksel ve kimyasal değerlerin belli sınırlar içinde kalması gerekmektedir. Sağlık göstergemizdir vücut ateşimiz 36 derece. Ortam koşulları değişse de vücut bu şartlara uyabilmek için bir takım savunma mekanizmalarını devreye sokar. Bu yüzden hava sıcaklığı, konfor bir yana sağlığımızı direkt etkileyen önemli bir faktördür. Öte yandan tıpta “anaerobik hastalıklar” adı altında 50’ye yakın bir “hastalık grubu” var. Anaerobik, “oksijensiz” demek ve bu hastalıklar ancak hücrede yeterli miktarda oksijen olmaması durumunda oluşabiliyor. Kanser bile bu anaerobik hastalıklardan sadece birisi. Alerjiler ve psikosomatik hastalıklar da anaerobik grubundadır. Dolayısıyla bedenin yeterli oksijeni alması bu hastalıklardan korunma ve rahatsızlık varsa iyileşme sürecinde çok kilit bir görev üstleniyor.

Yeterli derecede oksijen barındıran havayı solumak insan beden ve ruh sağlığının anahtarı olarak gösteriliyor. En az gıdalar kadar başrolde şimdi… Artık antiaging doktorları oksijeni vücuda doğru alabilmenin biyokimyası üzerinde ciddi çalışırken bizler de yeterli miktarda oksijeni taşıyan havayı, temiz ve taze havayı kovalamalıyız. Açık havaya, doğaya yakınsak şanslıyız ama iç ortamdaysak da çözüm yolları için yatırım yapmak tıpkı evimize, arabamıza, bankamıza yatırım yapmak kadar değerli. Gelişmiş ülkelerde bu güvence birtakım bina yönetmelikleriyle garanti altına alınmış durumda. Yakında ülkemizde de konunun çok hızlı gelişeceğini biliyor, bu süreçte kendi payımıza düşeni yapabilmek için biz havalandırmacılar da her platformda çaba gösteriyoruz.

Ürün ve hizmetlerimiz ile ilgili ayrıntılı bir arama gerçekleştirebilirsiniz.

Site kullanım dilini seçiniz.

You can conduct a detailed search of our products and services.