AB Sınırda Karbon Düzenlemesi (SKD) Yasalaştı, Karbon Vergileri Kapımızda!
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması tüzük metni, Avrupa Parlamentosu (AP) ve Konsey tarafından 10 Mayıs 2023 tarihinde imzalanmış ve 16 Mayıs 2023 tarihli ve L 130/52 AB Resmi Gazetesi’nde yayımlanmıştır. 17 Mayıs 2023 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren tüzük ile uygulamaya geçiş için belirlenmiş tarih ise 1 Ekim 2023’tür.
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması başlangıçta, üretimi karbon yoğun olan ve en önemli karbon kaçağı riski taşıyan belirli ürünler ve seçilmiş ara maddelerin ithalatına uygulanacaktır. Şu an için bu kapsama dahil olan sektörler; demir çelik, alüminyum, gübre, çimento, elektrik ve hidrojen olarak belirlenmiştir.
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması aşamalı olarak devreye alındığında ETS kapsamındaki sektörlerdeki emisyonların %50’den fazlasını yakalayacaktır.
Sınırda Karbon Düzenlemesinin Gereği ve Karbon Kaçağı
Karbon kaçağı, AB’deki üretimin karbon salınımını düşürme konusunda daha az çaba gösteren ülkelere kayması ya da AB ürünlerinin daha karbon yoğun ürünler ile ikame edilmesi şeklindeki oluşumdur.
Firmalar, AB gibi iklim hedefleri yüksek olan ve bu sebeple karbon salınımına kısıtlamalar getiren ülkelerden ve bölgelerden, bu alanda çok iddialı olmayan ve sıkı kuralları bulunmayan Türkiye, Arnavutluk ve Sırbistan gibi coğrafyalara üretimlerini kaydırarak, iklim değişikliği ile mücadele sebebiyle doğacak maliyetlerden kaçınmak isteyebilmektedir. Bu durumda, AB ile birlikte, AB’nin diğer uluslararası ortakları da bu hedefe ulaşma çabasını paylaşmadıkları takdirde, bir karbon kaçağı oluşması kaçınılmazdır ve küresel ölçekte atmosfere salınan sera gazı emisyonlarında bir azalma olmayacaktır.
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması aracılığıyla AB ETS kapsamında faaliyet gösteren şirketlerin, AB’de üretilen ürünleri için ödediği karbon fiyatı ile diğer ülkelerde üretilen ürünler için ödenen karbon fiyatına ilişkin farkı kapatmak adına AB’ye ithalat yapan şirketlerin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması sertifikaları satın alması ve böylece ödenen fiyatın AB ülkelerinde ödenen fiyatlar ile eşitlenmesi öngörülmektedir.
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması nasıl çalışır?
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması aslında ihracatçıyı değil, ithalatçıyı etkileyen bir düzenlemedir. Düzenleme uyarınca, sınırda karbon vergisini doğrudan ödeyen ithalatçı olacaktır. AB içine ürün ithal edilmesi durumunda, ödenecek karbon fiyatına karşılık, karbon sertifikası alınması söz konusu olacaktır.
AB üyesi olmayan bir üretici ise üçüncü bir ülkeye ithal edilen malların üretiminde kullanılan karbon için zaten bir fiyat ödediklerini gösterebildiğinde, ilgili maliyet AB ithalatçısı için düşülecektir.
Konsey ayrıca değeri 150,00.-€’dan az olan gönderileri Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması yükümlülüklerinden muaf tutan bir asgari eşik de öngörmektedir. Konsey Tüzüğü, No 1186/2009 23. maddesinde belirtildiği üzere, gümrük bölgesine ithal edilen ve sevkiyat başına 150 Euro’yu aşmayan mallar ile üçüncü bir ülkeden gelen yolcuların kişisel bagajlarında bulunan ve 150 Euro’yu geçmeyen mallara uygulanmayacaktır.
HVAC Sektörü olarak biz neredeyiz?
Bu noktada dünyanın her yanından ülkeler ve firmalar karbon emisyonlarını azaltmak için çabalarken ve sürdürülebilirliğe odaklanırken HVAC sektörünün de çevreye duyarlı hale gelmede üzerine düşeni yapması hayati önem taşımaktadır. İşletmelerin sürdürülebilirliği için çok fazla adım atılmış olsa da belirlenen hedeflerin gerçekleşmesi için hala atılması gereken adım sayısı atılandan fazladır.
Binalarda endüstriyel ısıtma, endüstriyel enerji talebinin yaklaşık üçte ikisini ve küresel enerji tüketiminin yaklaşık beşte birini oluşturuyor. Uluslararası Çevre Ajansı (IEA) tarafından hazırlanan raporda, binaların ve inşaat sektörünün karbon emisyonlarının yaklaşık %40’ından sorumlu olduğunu gösteriyor. Bu rakamlar, karbon ayak izini azaltmaya yönelik önemli adımları atmak için verimli ve çevre dostu HVAC ekipmanlarına sahip olma ihtiyacını göstermektedir.
- Akıllı Teknoloji
HVAC sektöründe akıllı teknolojilerin sürekli büyümesi ve daha fazla yaygınlaştırılmasıyla, sistemler daha verimli hale gelmiştir. Akıllı HVAC, bir binanın otomasyon sistemiyle entegre olan sensörler kullanır. Bu sensörler daha sonra bina genelindeki koşullar hakkında bilgi toplar.
- Verimlilik
Özellikle klima üniteleri, bir binanın elektrik tüketiminin %10’una denk gelir ve bu nedenle, bunun yarattığı emisyonları önlemenin yollarını aklımızda tutmamız önemlidir. İklimlendirme üniteleri için küresel enerji talebinin, sıcaklıkların yıldan yıla artmaya devam etmesi nedeniyle 2050 yılına kadar üç katına çıkması bekleniyor.
Artan talebin daha fazla emisyona neden olmamasını sağlamak söz konusu olduğunda, yeni klima ünitelerinin verimlilik performansı kilit nokta olacaktır. Tedarikçilerin ve üreticilerin ele alması gereken bir diğer konu, farklı ülkelerdeki AC ünitelerinin tüketim oranlarının farklı olmasıdır; Japonya ve AB’de satılan üniteler, Çin ve ABD’de bulunanlardan tipik olarak daha verimlidir.
- Modülerleştirme
Modüler HVAC’lar de son yıllarda giderek daha popüler hale geldi. Modüler HVAC’lar, büyük ölçüde daha yüksek enerji verimliliği, maliyet etkinliği, esneklik ve önemli kurulum ve bakım kolaylığı seviyelerine bağlı olarak artan popülariteleriyle, tüm bir binada havanın ısıtılmasından, soğutulmasından ve dağıtılmasından sorumludur.
- Ar-Ge
Satın alınan hammaddelerin karbon emisyonlarının düşürülmesi için hammaddelerin çevresel etkilerinin bilinmesi ve takiben çevresel etkisi daha düşük hammaddelerin kullanımı için araştırma yapılmalıdır. Dünya çapında fosil içermeyen çelikten yapılmış hava kanalları için somut çalışmalar mevcut. Ülkemiz genelinde de bu tarz çalışmaların ve üretimlerin olması için projeler geliştirilmesi gereklidir.
- Çevresel Sürdürülebilirlik
Ham madde kullanımından atık yönetimine, enerji tüketiminden nakliye kaynaklı emisyonlara tüm süreçlerde gözetilmesi gereken yönetim hiyerarşisi, özellikle üretimle doğrudan ilişkili olan enerji tüketimi için uygulanmalıdır.
Elektrik tüketimi kaynaklı emisyonların azaltılması için iki seçenek mevcuttur. İlk seçenek olarak firmalar kendi bünyesinde veya firma sınırları dışında yenilenebilir enerji santrali kurarak doğrudan enerjilerini yenilenebilir kaynaklardan üretebilir. Firmaların yapısal değişiklik yapması veya gerekli yatırımı sağlayabilmesi her zaman mümkün olmamakla birlikte, yenilenebilir enerji kullanımını desteklemek adına Yeşil Tarife (YETA) uygulaması gibi yenilenebilir enerji sağlayan firmalardan elektrik temin edilebilir. Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Belgesi (YEK-G Belgesi), I-REC vb. sertifikalar ile kullanılan enerjinin kaynağı şeffaf ve güvenilir bir şekilde tüketicilere kanıtlanabilir.
Ham madde kaynaklı etkiler günümüzde çoğunlukla çelik kaynaklı olsa da teknolojideki değişim ile birlikte alternatif hammadder değerlendirilmelidir. Ayrıca ürünün yaşam sonu bertarafı tasarım aşamasında düşünülmeli ve hammadde seçimi bu doğrultuda yapılmalıdır.
Üretim süreçlerinde özellikle karbon içeriği bakımından önemli sayılabilecek ham madde yelpazesine sahip olan iklimlendirme sektörü için daha düşük karbon içerikli alternatiflerin değerlendirilmesi -örneğin geri dönüştürülmüş ürünlerin tercih edilmesi- benimsenmelidir. Atık yönetiminde ise sıfır atık felsefesi ile hareket edilmelidir.
Atık yönetimi ve emisyon salınımı kadar önemli bir konu da su ve su kaynaklarımız. İşletmelerin suyun değerini bilmesi, onu sorumlu bir şekilde kullanması ve su yollarının kirlenmesini en aza indirmesi önemlidir. Şirketlerin, su kullanımı ile ilgili risk değerlendirmeleri yapmaları ve tedarikçilerin su kullanımında sorumlu bir yaklaşım benimsemelerini sağlamak için stratejiler uygulaması gerekmektedir. Su kaynaklarımızın korunumu için su ayak izi hesaplamalarının yaygınlaştırılması ve sonraki aşamada da tıpkı karbon emisyonu gibi su ayak izinin azaltılması hedeflenmelidir.
Belirlenen sektörlerle geçiş süreci tamamlanması akabinde kalıcı sistemin yürürlüğe girmesi ile ithalatçıların her yıl bir önceki yılda AB’ye ithal edilen mal miktarını ve bunların gömülü sera gazı miktarlarını beyan etmesi gerekecektir. Daha sonra bu sera gazı miktarına karşılık gelen sayıda Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması sertifikası teslim edeceklerdir. Sertifikanın fiyatı, salınan CO2’nin €/ton cinsinden ifade edilen AB ETS tahsisatlarının haftalık ortalama açık artırma fiyatına bağlı olarak hesaplanacaktır.
Sınırda ağır vergiler ödenmemesi, mevzuattaki 2030 ve 2050 hedeflerinin yakalanabilmesi, gelişecek olan yeni rekabet ortamında avantaj sahibi olunabilmesi için firmaların şimdiden gerekli izlemeleri ve mevcut durum analizlerini, karbon hesaplamalarını ve hazırlıklarını yapmaları önerilmektedir.